Haftalar önce bahsettiğim başucu kitabı postu, sonunda kurtardığım fotoğraflarla huzurlarınızda:) Tam bir kitap kurdu olan bendenizin başucu göreceğiniz üzere pek öyle tenha değil. Kendi kendime anlamlar ve hatıralar yüklediğim satırlara sahip olanlar burada. Sizinkileri de merak ediyorum:)
Her kitabın fotoğrafının altına içinden bazı satırları da iliştirdim. Her gece yatarken nasıl bir gün geçirmiş olursam olayım, rastgele bir sayfasını açıp okuduğum Hüseyin Rahmi ile başlamak istiyorum. O dil, o uslüp, o eski dönemdeki eski kadınların heyecanı, telaşı, komedisi. Mesela Şıpsevdi'yi kitapçıda elime ilk aldığımda aşağıdaki sayfaya denk gelmiştim, öyle bir gülme krizine girmiştim ki!
Hüseyin Rahmi Gürpınar-Şıpsevdi
Aksaray Caddesi...Arabacı, kahvesini içmekle, biletçi hesabını vermekle meşgulken, güneşin altında dinlenir gibi duran tramvaya evvela iki kadın bindi. Bunlardan biri erkeklerle kadınlar tarafını ayıran tahta bölmenin kirli keten perdesini indirerek: "Her zaman da bu perdeyi böyle açık bırakırlar, mutlak elimle ben kaparım. Bu tramvaycılar ne tembel adamlardır. Yalnız tirink tirink para almasını bilirler, iş görmesini değil. Bunlar maliye katipleri gibi veresiye çalışmazlar, aylıklarını peşin alırlarmış. Bizim mahallede bir biletçi var, karısına bir katipten daha iyi bakıyor. Evceğizini bilsin, getirsin götürsün de biletçi olsun ne var? Ben kızı katibe verdim, aldığı aylığı traşıyla lostrasına yetişmiyor. Bizim paşalar bu tramvay direktörleri kadar olamıyorlar. Hanım duydun mu? Bizi idare etmek için Frenk getireceklermiş."
"Aman sus kardeş...Kıyamete alamet...Deccal çıkacak diyorlardı. Sakın bu işte o gelecek Frenk olmasın!..."
"Yok hanım deccal meccal değil...Bihikmetullahu teala bizimkilerin aklı işe Frenklerinki kadar eremiyormuş..."
Birinin kucağında kundak, iki kadın daha bindi. Bu deccal bahsine katıldılar. Hiçbiri dinlemiyor, hepsi söylüyordu.
Orta yaşına ters oranda süslü bir hanım, modaya uyma merakıyla süsünü garip olacak kadar gülünç bir hale getirmiş bir taze...Bir Rum hizmetçi matmazel, bezenmeye özenmiş, lakin şık olmaktan çok tuhaf olmuş guguruklu bir Arap kadın, ellerinde bohçalar, kutular, paketlerle tramvaya çıktılar. Bunlar ellerindekileri oraya buraya yerleştirdikten sonra dışarıdan uzun redingotlu fesli sünepe bir uşak, hanımlara birtakım eşya daha verdi. Tramvaydaki kadınlardan biri:
"Aa kuzum, bu ne kadar eşya, bunlar nereye sığacak?"
Arap kadın hiddetle:
"Elbette bir tarafına sığaca! Bu koca trampoyu senin keyfi için mi yaptılar ayo!..."
Kadın:
"Ey sözümü geri aldım... Ne öfkeli Arap bu! Uysak kavga olacak!.."
Arap:
"Arap mı? Ağzına topla!Benim adımı sen mi koydu öyle? Ben Pehlelizade Hanımefendi'nin kalfasıyım, beğenmedi mi?
Diğer bir kadın:
"Kehlelizade (Bitlioğlu) mi diyor?! O nasıl ad öyle! O dediğinden Arap'ın üstünde varsa vay halimize... Bir topalı yedi mahalleyi dolaşırmış..."
Bir diğeri:
"Sus kardeş sus, Arap öfkeci...Babalı mıdır nedir?..."
"Babalı mı? O babalı ise biz de babalıyız. Dünyada hiç babasız insan mı olur imiş?
Kundaktaki çocuğunu emziren kadın kedi gibi etrafı koklayarak:
"Ay kardeş burnuma mis gibi bir şey koktu..Nedir o?"
Kadınlar pencereden dışarı bakıp:
"A..Bak..Bak...Şurada kambur kahveci, mangal ızgarada cızbız köftesi pişiriyor."
Kadının biri bir kaç defa yutkunduktan sonra:
"Hay yetişmesin pişirmeye.. Sokak ortasında böyle şey mi olur? Fukarası var.. Gebesi var...Aş ereni, emziklisi var...Kokuta kokuta alemi böyle imrendireceğine içeride pişirip ziftlense ya?"
Kadının biri emzikliye hitaben:
"İçin çekti mi kardeş?"
Emzikli sıkılarak önüne bakar, biraz kızararak:
"Ne yalan söyleyeyim, çekti... Söylemesi kabalık, böyle göbeğime kadar bir ezinti duydum..."
J.R.R Tolkien- Silmarillion
Bir LoTR fanatiği olarak filminden çook ama çok önce kitapları hatmetmiş, ODTÜ'deki FRPcilerle elf dillerine sarmış, DMlik mertebesine bile gelmiş:p biri olarak elbette Silmarillion benim ansiklopedim gibi bir şey. Yarı-mitsel fantastik bir hayal dünyasının incili.
"...Bilgeler anlatırlar, İlk Savaş, Arda'nın bugünkü halini alışından, dünya üzerindeki varlıkların doğumundan ve bu diyarlarda gezinmeye başlamalarından önce koptu..."
Antoine de Saint-Exupéry-Küçük Prens
Ve tabii ancak ve ancak içindeki çocuğu öldürenlerin pişmanlıklar içinde okuyabildiği "Küçük Prens". Bir çocuk kitabı sanılan bir felsefe kitabı. Ha tabii diyeceksiniz ki Boomcum şu hayata bir bak, içimizdeki çocuk nasıl ölmesin? Haklısınız:) Zira siz ona sarıldıkça sizi suçlayacak, çocukluğunuzdan ya da çocukça mutluluklarımızdan utandıracak insanlar hep yanıbaşımızda.
"...Büyükler rakamlara bayılırlar. Diyelim, yeni arkadaşınızdan söz ettiniz; asla işin özünü merak etmezler. Örneğin, "Ses tonu nasıl? Hangi oyunları seviyor? Kelebek koleksiyonu var mı?" diye sormazlar asla. Onun yerine, "Kaç yaşında? Kaç kardeşi var? Kaç kilo? Babası kaç para kazanıyor?" derler. Onu ancak bu şekilde tanıyacaklarını sanırlar. Büyüklere, "Kırmızı tuğlalı bir ev gördüm. Pencerelerinde sardunyalar, çatısında güvercinler vardı..." derseniz eğer, bu evi bir türlü gözlerinin önüne getiremezler. Onlara denilmesi gereken şudur: "Milyonluk bir ev gördüm." İşte o zaman, "Ah, ne kadar güzel!" derler size. Büyükler böyledir işte. Ama onlara kızmamak lazım. Çocuklar, yetişkinlere daima büyük bir hoşgörü göstermeli. Neyse ki, yaşamın anlamını bilen bizler için rakamların hiç bir önemi yok!"
Oscar Wilde-Lord Arthur Savile's Crime and Other Stories
Bu kitaptaki hikayelerin hepsi birbirinden güzel, Wilde'ın en çoştuğu, en aştığı zamanlardan. Balıkçı hikayesinden bir paragraf, "aşk"ın aslında nasıl karşılıksız olmadığını özetler, bir taraf mutlaka diğerinin olduğundan farklı olması koşulunu sürer, diğer taraf mutlaka olduğu kişiden feragat eder, aşk için bir başkasına dönüşür.
"...And one evening he called to her, and said: 'Little Mermaid, little Mermaid, I love thee. Take me for thy bridegroom, for I love thee.'
But the Mermaid shook her head. 'Thou hast a human soul,' she answered. 'If only thou wouldst send away thy soul, then could I love thee.'
And the young Fisherman said to himself, 'Of what use is my soul to me? Surely, I will send it away from me, and much gladness shall be mine when I am with thou.'
Yaşar Erdinç-Para Harekatı(Krizlerin Belgesel Romanı)
Ekonomiyi hep sıkıcı, aynı jargonun içinde anlatan ders kitaplarına inat içinde pek olası görünmeyen bir aşk hikayesi bile olan:) "roman tadında" bir kitap Para Harekatı. Bu kitap sayesinde ekonomideki dengeleri yazarın benzettiği gibi ayakları sürekli hareket eden 4 ayaklı bir masa üzerindeki kristal top olarak kafama yazdığımda her şey çok daha anlaşılır olmuştu. Tabii kitapta krizlerin incelemeleri ve finansal terörizme referanslar da cabası!
"Ekonomide ve finans piyasalarında hiç bir şey Velasquez'in resmi kadar belirgin ve net değildir. Piyasaların hareketleri gerçekleri size Picasso'nun resmindeki gibi şekil değiştirmiş olarak gösterir. Picasso'nun resmine bakıp, Velasquez'i görebilenleriniz başarılı olacak, ... "
Marcus Chown-Biraz Kuantum'dan Zarar Gelmez
Oldum olası ben astronomi ve fiziğe, dolaylı olarak antik Yunan, Maya ve Pers bilginlerine düşkünümdür. Sırf içinde "Tanrı" geçtiği için "Tanrı Parçacığı"nı arayan CERN deneyini farkeden ve küfretmelere doyamayan yobaz ağırlıklı bir kısım milletimden farklı olarak çok şükür ilk gününden bu yana CERN'i heyecanla takip etmemin, ATLAS için bir şekilde İsviçre'ye gitmem lazım hayallerimin de sebebi budur. İlkokulda öğretmen bana ne olacağımı sorduğunda, Kaptan Cousteau'ya aşık olduğum için, aslında "kaptan"ın havalı ismi olduğunu düşündüğümden "oşinograf" dediğimi ve öğretmenin de benimle hafiften alay ettiğini, o zaman astronot olucam dediğimi hatırlıyorum. Keşke doğa bilimlerine sadık kalsaymışım diye sık sık da hayıflanırım:) Bu kitap kuantumu en hafif diliyle anlatan kitaplardan biri, ve bir seferde değil, ara ara okumak çok keyifli.
"...Şayet, tüm insan ırkının bir küp şekerin hacmine sığabileceği fikri bilimkurgu gibi geliyorsa bir daha düşünün. Normal bir maddenin hacminin %99.999999999999'unun boşluk olması dikkate değer bir gerçektir. Vücudumuzdaki atomların içerdiği boşluğun tümünü çekip çıkarmanın bir yolu olsaydı, insanlık gerçekten de bir küp şekerin hacmine sığabilirdi.
Her şeyin atomlardan oluşmuş olduğu fikri ilk defa, MÖ 440 yılında, Yunan filozof Demokritos tarafından öne sürülmüştür. Demokritos, eline bir taş alarak şu soruyu sormuştu: 'Şayet bunu ikiye böler ve parçalardan birini tekrar ikiye bölersem, bunu sonsuza dek yapmaya devam edebilir miyim? Cevabı kesin bir hayır oldu. Önünde sonunda maddenin artık daha küçük parçalara bölünemeyecek bir taneciğe dönüşeceği çıkarımında bulundu ve "bölünemeyen" sözcüğünün Yunancası "a-tomos" olduğundan, maddenin bu varsayımsal yapıtaşına atom adını verdi."
Edgar Allen Poe- The Collected Works of Edgar Allen Poe ve Şiirler
Poe'nun içinden kağıdına dökülen karanlığa duyduğum hayranlığı hiç bir kelime anlatamaz o yüzden denemiyorum bile. Onu mümkün olduğunca hep orijinalinden okumaya çalışıyorum, çünkü o ağırlığı başka türlü hissetmek zor sanki. Poe, şiirlerini düşlerin tek gerçeklik olduğuna inanalara adamış, onur duydum:)
"True!-nervous- very, very dreadfully nervous I had been and am; but why will you say that I am mad? The disease had sharpened my senses-not destroyed-not dulled them. Above all was the sense of hearing acute. I heard all things in the heaven and in the earth. I heard many things in hell. How, then am I mad? " -The Tell-Tale Heart (İspiyoncu Kalp)
"Ayrılık sözümüz olsun bu" diye bağırdım fırlayarak
"Kuş ya da şeytan"-
"Geri git fırtınaya ve Gece'nin Plutonian
kıyısına.
Bırakma kara tüylerini bir nişanı gibi o yalanın
Ruhunun söylediği
Yalnızlığımı bozma-bırak kapımın üstündeki
Büstü
Çek gaganı yüreğimden ve kapımdan çekip
Git"
Dedi ki Kuzgun "birdahaasla"
-Kuzgun
Mihail Şolohov-Don Hikayeleri
Benim Rus edebiyatına düşkünlüğüm Şolohov'la başlar, Durgun Akardı Don romanını okuduktan sonra hemen 16 öyküden oluşan Don Hikayeleri'ne sarılmış, uzun süre de bulunduğum zaman ve mekana geri dönememiştim. Don kıyısındaki iç savaş ve Kazak ayaklanmalarını anlatır hep, ama böyle güçlü, böyle canlı, içine işler bir anlatım olamaz.
Fifty Shoes That Changed The World-Design Museum
Elbette ki ayakkabının dünyayı değiştirdiğini düşünüyorum! Özellikle de yüksek ökçeli olanların:) Bir doğumgünü hediyesi olarak gelen bu kitabı o yüzden çook seviyorum.
Masterpieces From The National Gallery
Artık hayatımda günde1resim.com olduğu için bu kitaptan çook daha zengin bir kaynağa sahip olsam da, başyapıtlar ve yanında hikayeleri ile uykuya dalması bazen gerçekten çok güzel. Ve evet aslında zenginlik ayakkabılar, uşaklar ve kıyafetler değil bunlardan herhangi birine sahip olabilme hali. Umarım bir gün olur ♥
Haftaiçi Styleboomerların Twitter ve Instagram'dan #basucukitabı hashtagi ile yolladığı kitap fotolarını benimkilere ekleyip Facebook'ta bir albüm yaptım:) Yollamak isteyenlerden önerilerini bekleriz ki albümümüz birbirinden güzel kitaplarla daha da büyüsün!
16 yorum:
güzel
Sipsevdi'yi okumaniza çok sasirdim. Gercekten ilginc bir bayansiniz. Sizi tebrik etmek istedim. Bu arada gecen aksam son kez oynadi ayni kitabin tiyatro oyunu... Belki Ramazan'da bir ihtimal oynarlar. Resimlerini görmek isterseniz... http://kulturbiti.blogspot.com/2012/07/sipsevdi.html
ne kadar güzel seçimler arada okumadıklarım var iyi bir fikir oldu bana;) Küçük prens hangimizin başucu kitabı değilki kaç yaşında olursak olalım dimi :)
Basucu kitaplarını çok seven biri olarak bu postu çok sevdim ve birkaç kere okudum. Seçtiğin satırlarda çok güzel, fotoğrafladığın yerler ve yanındaki objeler de. Devamı olursa seviniriz ki Boom ^^
Kitap listendeki uc kitabin adini en kisa zamanda okumak icin not aldim bile!.
Su anda elimde sirf neden bu kadar cok konusuluyor ve heryede bahsediliyor, neymis diye merak ettigim icin
EL james den
Fifty Shades Of Grey,
ve serinin ikici ve ucuncu kitaplari olan;
Fifty Shades Darker & Fifty Shades Freed basucumda.
Sahsen kuantum ve eski donem ( ki en az 100 yil evveli) icinde kurulan hikayelere bayilirim.
EL James in kitaplari tarzim degil, normalde kitapcida gorsem es gececgim ama okudukca merka edip surukleyen bi hikaye.
Yalniz edebiyat ve yazim anlaminda oldukca basit ve kotu yazilmis bir kitab.
Küçük Prens okuduğum en güzel kitaplardan biriydi.. Tekrar okumalı bu vesileyle..
http://craftanddecorate.blogspot.com/
Boom lotr aşkını ve poe nun şiirlerini görünce dayanamadım! Yoksa biz kardeşmiyiz!!!! Sende Noldor havası gördüm :)
Ruhunun guzelligi ve zenginliginin sebebi belli oldu. Cok farkli kaynaklar ve tarzlardan besleniyorsun
Steve Madden'lardan sonra kesinlikle en sevdiğim post oldu. Başucu kitabıma gelince;
Oscar Wilde--> Dorian Gray'in Portresi
Filibeli Ahmet Hilmi --> Amak-ı Hayal
Şu an okuduğum ise, bayılarak okuduğum;
Sabahattin Ali->Kürk Mantolu Madonna
Boom boom boom :) Sen ne harika bir kadınsın yaa. Bir insan bu kadar dört dörtlük olur mu? Hiç blog okumayan biri olarak senin blogunu her gün neden açıyorum bir kez daha anladım.Seninki salt kıyafet-moda değil.Birikimin karakterin bu blogda.
Arada kitap tavsiyeleri isteriz ama bu posttan sonra.
Sevgiyle kal :))
Heyyy boom şahanesin kütüphaneni gezdik sonunda :P şıpsevdi'yi bende okuduğumda şıp diye sevmiştim Hüseyin Rahmi'nin murebbiyeside cok güzeldir entrikali biraz başucumda birşey kitap var hayran olup aldığım okumak için fırsat bulamadığım :/ eline saglık cok guzel bir post yine <3
nasıl özeniyorum sana şu anda anlatamam... okumadan uyumayan ben kızlardan kitap kapağı bile koklayamıyorum...
@damar sarkilar :)
@firi huseyin rahmi fanatigiyim diyebilrim, kokotlar mektebinden kuyruklu yildize hepsini ama hepsini okudum hatta biz nisanliylen ilk
istanbul ziyaretimde esim bana surpriz yapip heybelide onun evine goturmustu:) oyunundan ise hic haberim yoktu:( cok uzuldum simdi hemen bakiyorum bloga
blogunu cok sevdim, twitterda hemen yazidm:)
@magendiea kucuk prensi sevmeyen olsun:p
@gizem o zaman umarim ara ara sizlerle kitaplar da paylasabilirim madem sevdiniz ve moda blogund ane alaka olmadiniz:)
@zelish bak onu ben de cok duyuyordum bi deniim ilk kitapla dedim ama ben iyi edebiyata cok duskunumdur, hayal kirikligi mi o anlamda diyorsun?
@craft and decoreate evet ara ara kendine hatirlatmali insan degil mi:)
@prozacli elf hanimlari:) telerin soyundan misin sindarin soyundan mi sekerim:) belki de kardesiz:) nanye eledhwen
@modarella hii sen beni sevdiginden simartiyorsun ama bu nasil sahane bir iltifattir cok mesudum!
@imy hiii amak-i hayal tapilsidir! dorian gray de annemn tum zamanlarin favorisi dedigi kitabi:) kurk mantolu madonna ise mukemmellik degil de ne, o da kusum deniz eslek'in hayatimin kitabi dedigi kitaptir. iyi okumalar:)
@hayal hii cok tesekkur ederiim. begenmene sevindim. ben cok once yapacaktim dampoda disind abisi yazinca cogunluk ay ne alaka oluyor diye erteliyordum, begendiyseniz yazarim elbette:)
@gulcekim oo evet murebbiye de cok guzeldir, o biraz daha gizemli:) hakikaten vakit ayirmak zor ama gerekiyor iste:)
@aylins ama iste hayatin rotasi biraz degisiyor o durumlarda, olsun onun da guzelligi ayri:) elbet kitaplara yine sira gelecek:)
@
Boom, önerilerin harika. Postu okuyup öğlen tatilinde hemen d&r'a koştum. Bir iki tanesini alayım derken bir sürü kitapla çıktım sayende :)
Modanın dışında başka şeylerden de bahsetmen blogu dahada çekici hale getiriyor. Artık aklıma bir soru takıldığında Google'a değilde arayan bulur'a soracağım :) Buarada Şıpsevdi'nin sadeleştirilmiş metnini mi tavsiye edersin, orjinalini mi?
Bende niye dün sayfa görültülenmem artti diyodum..Meger bundanmis.. Tesekkurler styleBOOM. AAaa Heybeli'de Hüseyin Rahmi'nin evi mi varmis. Hiç bilmiyordum. Ben de en kisa sürede gitmeliyim:)
ilk resımdekı gozlugunun markası ne harıkaymıs rengıne bayıldım!!!
Yorum Gönder