Günlerdir hiçbir şey yazasım yok. Fotoğraf çekesim yok.
Burada bu blogda tanıdığınızın dışında hayatımı kazanmaya çalıştığım esas mesleğime yazıklar olsunlar okundu, ahlar edildi, kınamalar geldi. Bu meslek ki bana büyük paralar, ölümsüzlük ya da şöhret vaad etmedi asla, ama ben hep bildim bir sınıftan içeri girip de kürsüme geçtiğimde hissettiğim mutluluğu, şevki ve tatmini başka hiçbir şeyden alamayacaktım, alamıyordum. Bana “benim için şunu değiştirdiniz” diyen bir öğrencinin verdiği hissi anlatamıyordum. Eşime telefonda “hayır karşılığı çok değil ama ben bunu yapmak istiyorum bana ihtiyaç var” derkenki hali başka şeyde hissedemiyordum. Kapı kapandığında karşımda yüzlerle bir başıma kaldığımda dışarıda her ne olmuşsa olsun, o günüm ne kadar kötü geçmişse geçsin hepsi kapının dışında kaldı. Böyle bir hissi bana evet ne hiç bir iş ne hiç bir kimse yaşatamadı. Sisteme hep direndim, farklı bir eğitimci, sıradanın dışında bir anlatıcı, öğrenciliğini unutmamış bir öğretmen olmak için: ve bunun için bana bu öğretiyi veren okulumla bile bazen mücadele ettim. En büyük şansım okulum, bölümüm, hocalarım tarafından hep “dinlenmek” oldu, öğrencilerim tarafından hep “desteklenmek” oldu. Çünkü biz ODTÜ’deydik.
Bizim gibilere en ufak bir utanç duymadan “yazıklar olsun” diyen hoyrat ne biliyor ki? Çocuğunun ne mücadelesi olmuş? Çocuğunun gecesini, gündüzünü, sevgilisini, arkadaşlarını her şeyini icab ederse feda edip çalıştığı şeyin karşılığını hiç alamadığı olmuş mu ki? Hiç “feda” etmiş mi ki? Biz öyle çok feda, feragat ve cefayı normalleştirmişiz ki mesela, bu kelimelerin hepsi bende anlamını yitirdi! Bazı insanlar akademisyenliği istediğimiz kıyafeti giyip istediğimiz saatte okula gittiğimiz, yata yata profesör olduğumuz gibi klişelerle aşağılamaya çalışıyor; onlara göre bir kadın için en iyi meslek çünkü eve gelip çorbasını pişirebilir! Çorba içecek hali mi vardır peki? Hiç kimse istediğimiz kıyafetlerle mesela ODTUde artik kaloriferler de kapatıldığında kışın eksi 7 derecede gecenin belki 2sinde 3ünde dönümlerce uzayan kampüste jandarma neredeyse bari o taraftan geçerek arabaya/otobüse/dolmuşa gideyim dediğimizden haberdar değil. Bir gece sanırım saat 01:00 sularıydı, eşim İstanbul’dan okula beni ziyarete geldi, bölümdeki kalabalığa şaşırmıştı. “Bu saatte bu kadar adam napıyorsunuz?” oldu. Çalışıyorduk! Neden şaşırmıştı, daha acayibi biz neden şaşırmıyorduk? Gece bekçisinin menemenine ekmek banmak, yemek için odaya bir kumpir söylemek, anca bu kadarına vakit vardı. Kimse doktorasını alan kişinin daha 3. günde Yar.Doç kadrosu ya gelmezse hezeyanına girdiğini, hadi geldi diyelim kime gideceğini, hadi oldu diyelim doçentlik sınavında uzmanlığı neyse inadına onun aksi sorularla tongaya düşürülmeye çalışılacağına takılmıyor. Kimse önümüze her sene değişe değişe konan, tam tamamladım sandığında aslında ucundan yine kaçırdığını gösteren doçentlik kriterlerini görmüyor. İnsanların “makale” denince anladığı şey acaba Ayşe Özyılmazel’i yazdıkları gibi bir şey mi? Sana hem çok iyi bir araştırmacı, hem yıl sonunda değerlendirme formlarında öğrenciler tarafından eğitimciliği sayfa sayfa sorularla değerlendirilmiş süper bir eğitimci ol ve bunu aynı minik maaşın içinde eritiver dediklerini duymuyor. Belki çok iyi bir araştırmacısın ama eğitimci olarak 5 üzerinden 4ün altına indiysen hiçbir idarecinin senin yüzüne bakmayacağı, fonlarının yalan olacağı gerçeğine kulak kesilmiyor. Belki çok iyi bir eğitimcisin, senin açtığın ders için öğrenciler birbirini kesiyor, ama o yıl hiç mi konferansa katılmadın, toplantılarda sana laf çakılınca kimse seni savunmuyor. Bir entellektüel değilsen öğrencinin seni iplemeyeceği ile ilgilenmiyor. Bunlar için mesela ODTÜ hiç kınanmadı bildiğim kadarı ile; mülakatta neredeyse kan kusturarak seçtiği 11 doktora öğrencisinden 3 yılın sonunda sadece 4ü yeterlikten geçebildiği için, orada 7 yetişkin 30’undan sonra hayatı başa sarmak gerçeğiyle ne yapacağını bilmez bir halde kalakaldığı için de kimse kınamadı sanmam. Sen ki o yeterliğe çalışırken 5 ay boyunca kendine ödül olarak günde yalnızca 1 saat heroes dizisi molası vermişsindir, ve o diziyi izleme saatinin mutluluğunun üstüne mutluluk kalmamıştır yeryüzünde. Ama yeterlikten geçtin dendiğinde dışarda aynı sabahı gördüğün arkadaşın kaldı diye şoktayken sevinme hakkının bile ayıp gibi geldiğini bilmez bu ofise kotla dahi gidebilecek kadar rahat bir iş hayatımız olduğunu düşünenler. “Başardığına sevinmek” kelimesi misal benim için o gün anlamını yitirmişti. Ama işte THE’nın ilk 100 listesine de, dünyanın en iyi üniversitelerinde eğitim/araştırma kriterlerine de anca bu şekilde girilebiliyor. Sonra da öğrencisiyle, eğitimcisiyle bu cefayı çekenler “ilimi/bilimi” protesto etmekle suçlanabiliyor. Güya(!) protesto edilen şeyi yapan kadroya bir bakmak, kaç mühendisin kaç analistin ODTUden diplomasını böyle hislerini yitire yitire, kelimelerin anlamlarını feda ede ede alabildiği için o şeyi uzaya sallayabildiğine dikkat etmek bu kınamacıların aklına gelmiyor. Burada bu blogda tanıdığınızın dışında hayatımı kazanmaya çalıştığım esas mesleğime yazıklar olsunlar okundu, ahlar edildi, kınamalar geldi. Bu meslek ki bana büyük paralar, ölümsüzlük ya da şöhret vaad etmedi asla, ama ben hep bildim bir sınıftan içeri girip de kürsüme geçtiğimde hissettiğim mutluluğu, şevki ve tatmini başka hiçbir şeyden alamayacaktım, alamıyordum. Bana “benim için şunu değiştirdiniz” diyen bir öğrencinin verdiği hissi anlatamıyordum. Eşime telefonda “hayır karşılığı çok değil ama ben bunu yapmak istiyorum bana ihtiyaç var” derkenki hali başka şeyde hissedemiyordum. Kapı kapandığında karşımda yüzlerle bir başıma kaldığımda dışarıda her ne olmuşsa olsun, o günüm ne kadar kötü geçmişse geçsin hepsi kapının dışında kaldı. Böyle bir hissi bana evet ne hiç bir iş ne hiç bir kimse yaşatamadı. Sisteme hep direndim, farklı bir eğitimci, sıradanın dışında bir anlatıcı, öğrenciliğini unutmamış bir öğretmen olmak için: ve bunun için bana bu öğretiyi veren okulumla bile bazen mücadele ettim. En büyük şansım okulum, bölümüm, hocalarım tarafından hep “dinlenmek” oldu, öğrencilerim tarafından hep “desteklenmek” oldu. Çünkü biz ODTÜ’deydik.
ODTÜ hedefini koyduğumdan bu yana hep çok çalıştım, o kadar çok o kadar çok çalıştım ki, “çok” kelimesi de anlamını yitirdi. Denedim yanıldım, yaptım bozdular, başardım sandım bozguna uğrattılar, tamam dedim yarım bile değil dediler: bunları hep hocalarım dedi, ama ben hiç “kınayamadım”, çünkü biliyordum ki aynı yolların belki daha acısından onlar da geçtiler, aynı mağlubiyetlerle dizlerin üstünde doğrulup sonunda galip geldiler. Ne kazandın dersen söyleyeyim: “yorgunum” . Tek başıma hak ettim, tek başıma tadını bile çıkaramadım. İktidarların ya da siyasilerin değil ama sonunda akademi, sonunda üniversite denen yerlerin bizim gibileri kınaması her ne kadar onların utancıdır desem de kalbimi paramparça etti. Diğer kelimelerin anlamını yitirdiği gibi “hayal kırıklığı” da artık anlamını yitirdi.
XOXOTheMag dergisi için bir wishlist yapmam gerekiyordu, yapamadım. Çünkü 2013 için tek dileğim bazı kelimeler benim için, bu ülke için, millet için artık yeniden “anlamlarını” geri kazansın. Başka bir şey değil.
51 yorum:
Sanki en büyük sıkıntımız senin elle tutulur mantıklı hiçbir yanı olmayan bu kınamalara, açıklamalara değer verip üzülmene rağmen, bütün bu kendini bilmezlerin oturdukları yerden neyi kınadıklarını bile bilmeden memleketin en parlak çocuklarını, değerlerini, en büyük miraslarından birini, safi bilimi eğitimi, binlerce öğrenciyi, belki yüz binlerce mezunu bir kez "ODTÜ" diyerek kınayabilmesi. Hep vardılar, hep olacaklar. Ama ben de vardım, ben de yine var olacağım. Kimin umrundaysa bu kınama, buyursun O umursasın, benim gerçekten umrumda değil. ODTÜ dün de var olmak için başkasının onayına ihtiyaç duymuyordu, bugün de "yalnız" olması varlığından bir şey eksiltmiyor.
Elinize sağlık!
Ama ben çok karamsar değilim; çünkü biliyorum ki, 1950ler'den beri bu ülkeyi kalkındıranlardan faktörlerden biri de ODTÜ'dür, sizin, benim gibi ODTÜ mezunlarıdır! Bunu anlamayan, bilmeyen, takdir etmeyen varsa, bu da kendi büyük yanılgısıdır!
"Çünkü 2013 için tek dileğim bazı kelimeler benim için, bu ülke için, millet için artık yeniden “anlamlarını” geri kazansın. Başka bir şey değil."
Şu cümlene öyle yürekten katılıyorum ki.
Ama inanır mısın benim hiç umudum yok Boom.
Çok ama çok üzgünüm. okuduğumda gözlerim doldu; çünkü utandım. Ben bu zamana kadar akademisyenliğin sahne kısmına şahit oldum diğerleri gibi, diğer öğrenciler gibi.Mutfak kısmını bilmiyordum. Önümüze sunduklarınızın ya da o kürsüde bizlerle buluşmaya gelene kadarki yollarınızın bu kadar çetrefilli, bu kadar zorluklardan oluşan ve hatta "kusturan" bir dünya olduğunu da bilmiyordum. her aklı başında insan gibi kınıyorum yaşananları, bu sürülebilir halimizi, alık halimizi, koyun halimizi. Konuşuyoruz işte şurda burda. Lakin bu kadar. Seninki/siz akademisyenlerinki kadar gitmiyor gücümüze yaşananlar. Şimdi düşünüyorum da, senin bu yaşadıklarının benzerini yaşadı diğer üniversitelerdeki akademisyenler ve idareciler. Karşıt bildiriler yayınlayan, "biz de kınıyoruz" diyen de onlarken şimdi, dozu artan bir riyakarlığa şahit olmak ve akabinde hayalkırıklığı... Ellerine ve düşüncelerine sağlık. Sarstın bizi yine alıklaşmaya başlamak üzereyken. Toplumcak hafızasızlığımızdan yakınıyorum, iyi oldu bu yazı.
Anlayana çok sey ifade eden bir yazı , yüreğine sağlık :)
bu yazınız için çok teşekkürler, ne olursa olsun burası başka bir platform ve bunları burada dile getirmek çok zor olsa da çok önemli, bir odtülü olarak size teşekkür ederim.
Ek olarak belki bilmiyorsanız diye; odtüyü kınayan üniversitelerin öğretim elemanları ve çalışanları da kendi üniversitelerini kınayarak, böyle bir açıklamanın altına imza atmadıklarını aksine odtü'deki duruşu desteklediklerini bildiren açıklamalar yapıyorlar. Siyasi "torpiller"le değil de sizin gibi emeğiyle bir yere gelmiş hocalarımızn bu ayrımı yaptığını görmek de çok güzel.
sevgiler..
zeynep
Yazdıklarınızı bir solukta okudum,bende akademide yer almaya çalışan ama bir türlü kendine yer bulamamış bir doktora ögrencisiyim. Türkiyede bırakın yard. doc.luk kadrosunu asistanlık kadrosu bile alabilmek için arkanızın kuvvetli olması gerekir. Doktora yaparsınız ama sonunuzu bir türlü göremezsiniz.Nasıl düzelir bu düzen, düzelir mi? Sizin kadar karamsarım bu konuda, bende bir ışık görmek istiyorum ama göremiyorum.
Gitmek mi çözüm Türkiyeden akademisyenler için????Bilemiyorum..
Sanırım ilk defa bir blog yazısını okuyunca ağladım. Bir ODTÜ'lü değilim ama kendini bilmez insanların o aptal yorumlarını ben de üzerime alınıyorum. Yaşadığım ülkeyi sevmek için elimde olan nedenler tek tek ortadan kayboluyor. Kaçıp gitmek mi çözüm yolu? Yoksa kalıp bizi bitiremeyeceklerini göstermek mi?
Çok çok duygulandım okurken.
Çok da uzgunum artık bu olup bitene. Ben de ulkem için dileklerini paylaşıyorum inancım hergun biraz daha kırılsa da. :(
okurken gözlerim doldu resmen,ben de ODTÜ'lüyüm. okurken de eminim akademisyen olanların da neler cektiğini biz biliyoruz,günleri geceleri feda edip calısıp karsılıgını alamamayı da,cumartesi cuma kavramımızın olmayışını da.. ama ne dersen de ne olursa olsun o kapıdan girdiğim an herseyi unutuyorum. Okuluma olan sinirimi,bizi neden boylesine zorluyor sorusunu,pek cok seyi.Öyle bir yer ki her seye katlanabiliyorsun ugruna. O cok bilmişin gelip laf ettiği-yalakalarının desteklediği kınamalara deliriyorum,cunku ODTÜ ruhu denen bisey var ve sukurler olsun ki iyi ki var..
Agzina saglik.bir odtulu olarak dediklerini yuregimde hissediyorum.
Su an hava alaninda okuyorum bu postu ve arastitma gorevlisi olarak kazandigim universiteye dogru bir bilibmeze kalkiyor ucagim. sevgiler
tüylerimi ürperten bu yazıyı yazan parmaklarına, içinden dökülen o anlamlı cümlelere, cesaretine, fedakarlıgına, azmine kocaman bi alkış Boom! söyliycek başka da bişeyim yok hakim bey...
sen şimdi böyle şeylerle canını sıkma, babyboom üzülmesin ;)
Merhaba... Sizi o kadar iyi anlıyorum ki, ben de ülkenin başka bir üniversitesinde doktora telaşındayım... Bir yandan da öğrencilerim var... ve yaşadıklarınız, kaygılarınız ve üzüntünüz kalbimin en derininde anlam kazanıyor... nasıl tarif etsem bilemedim... ülkem için, insanlarımız, geleceğimiz için endişe içindeyim... endişem giderek korkuya dönüşmekte, umarm 2013 bizi biraz daha "akıllandırır."
Sevgiyle kalın...
... dedın ve boylelıkler sen de benım lıstemden cıktın.tabı yayınlarsan...
nasıl da güzel ifade etmişsin hissettiklerini, hissettiklerimi...
Bir odtü'lü olarak ve senin doktora sürecinde yaşadıklarının çok çok azını da olsa bilmek, her geceyi sabahlayarak geçirdiğini hatırlamak ve bu yazdıkların, ve o kınama sözleri birleşince gözlerim dolu dolu okudum.. umarım bir şeyler değişir bu ülkede artık:(
biz odtülüler gururluyuz çünkü asıl bu hükümetten övgüler almaya başladığımız gün bizim için kötü bir gün demek. biz geçmişine sahip çıkan, özgür düşünebilen, hakkımız olanı yapmaktan geri durmayan insanlarız "hocam". her şey o kadar saçma ki, uydunun başarısına sahip çıkıp da uyduyu yapan öğrencilere biber gazı sıkmak, akademisyenlere "olsalar ne olur olmasalar ne olur" demek.. her şey çok açık, insanlar hala nasıl kimin haklı kimin haksız olduğunu göremiyor, hala nasıl odtüyü kınıyor anlayamıyoruz. çünkü biz onların dilini konuşmuyoruz, biz faşist dili bilmiyoruz. bir hak olan protestoyu bu kadar alakasız alakasız insanlar her ortamda irdelerken hiç kimse çıkıp da üniversitede polisin ne işi olduğunu sorgulamıyor. biz odtülüler bugün gururluyuz çünkü "odtü A1 kapısına kadar allah'tan başka kimseden korkusu olamayan adam"a boyun eğmiyoruz.
Okadar okadar güzel yazmışsınkı hıslerını sadece bogazımda bır lokma kederle daha ne kadar dıyebılıyorum. Odtüde okumadım içerisinde yaşananlara sadece televizyonlardan şahidim ve bu ülkenın başbakanı olan şahsiyet(?)nasıl olurda böyle şeyler söyliyebiliyor aklım gercekten almıyor.. Her nekadar umutlarım yavaş yavaş sönsede biliyorum bu ülkede hala bizim gibiler var.. hatam sessiz kalmak belki ama biliyorumki çoğalıyoruz en azından inanmak istiyorum.Olanlar çok ağır ama şu yazından emeğini çabanı görmüş olduk hepimiz. zaten ne kadar güçlü bir insan oldugunda ortada! kendini daha yıpratma babyboom için=)çok sevıyorum sizi!
Canan
Ellerine sağlık!
Akademisyen gözüyle bakamasam da bir ODTÜ mezunu olarak dünden beri başıma ağrılar giriyor. (ODTÜ mezunu olmam da gerekmiyor bunun için gerçi.) Nedeni de tam olarak senin dediğin gibi koca koca üniversitelerin - ya da aslında başlarındaki adları kocaman ama kendileri küçücük hesaplar peşindeki rektörlerin- yaptıkları "kınama" açıklaması.
GS Üniversitesi'nden 120 öğretim üyesinin yaptığı "rektörümüzün yaptığı kınamayı tanımıyoruz açıklaması içime biraz su serpti. Diğer üniversitelerin de öğretim üyelerinin tamamının aynı şeyi yapması gerekir diye düşünüyorum. Çünkü öğretim üyeliği tam da bu demek: sorumluluk alarak sağlam bir duruş sergilemesi gereken birer eğitimci olmaları gerekiyor hepsinin tam da bu dönemde. Ondan sonra Çankaya'dan onay bekleyen koltuk sevdasındaki rektörler istedikleri açıklamayı yapsalar da olur! Körler, sağırlar takılsınlar birlikte...
Hayal kırıklığı değil, her kesimin aklını, fikrini kaybetmiş gibi davrandığı bu dönemde anlam&değer bilen ve yaratan biri olarak dolu dolu gurur duygusunu yaşamalısın sevgili Boom..
Sevgilerimle..
Yazıyı okuduğumdan beri çok şey yazmak istiyorum ama hiçbir şey yazamıyorum. Sürekli büyüyen bir boşluk var içimde bugünlerde.
Neyse, en azından ses vermek ve bir çoğumuz gibi üç maymunu oynamayıp bu konuya işaret ettiğin için teşekkür etmek istedim.
Sevgiler
Zerrin
ODTUluler olarak tepkinizde sonuna kadar haklisiniz o ayri. ama bu ODTU guzellemesine gerek var mi ona pek emin degilim. yani bu olaylar ODTU de degil sutcu imam da olsaydi da basbakanin yaptigi ayibin agirligi azalmayacakti. hatta universite yonetimi ogrencilere sahip cikmayabilirdi de. bu da durumu hakli cikarmazdi. ODTU nun basarilarini sayip bu bize reva mi diye dusunmek bana cok elistist bir yaklasim geliyor.
haksiz degil ama gereksiz bir arguman.
ne diyim ki.
ya da ne demiyim ki.
umarım anlamlanır kelimelerimiz, hislerimiz.
Enda.
2 senedır yazılarınız takip ediyorum, ama hiç yazmadım şimdiye kadar.yaptıgınız her işi herseyi beğeniyorum.ama bugun bu yazınızı okudugumda ilk defa size yazmak geldı.Birçok insanın dusunupte dıle getıremediklerini yazmıssınız.Umarım hersey anlamını yenıden kazanır.Umarım hersey gecte olsa hak ettıgı yere gelir.Sİzi tebrık ederım bu kadar acık duygularınızı yazdıgınız ve bırcok insanın aklından gecırdıgını dillendırdıgınız için.
Yazıyı sabah sesizce okuyup çıktım..tüm gün aklımdaydı.sen daha çok çocuk yap boom senin gibilerine çok ihtiyacımız var.
Son günlerde okuduğum en anlamlı yazılardan,gözlerim dolu dolu okudum.. İnanıyorum, senin gibiler sayesinde çıkacağız karanlıktan.. Hayatta, hakettiğin sürece hep başarılı olman dileğiyle..
bir ODTÜ öğrencisi olarak gözlerim dolarak okudum yazınızı geçtiniğiniz yolların daha 10 da 1ini geçmedim belkide ama 4 senedir Odtüdeyim ne demek istediğinizi, sabahlamaları, tatminsizliği ,başardım sanırken başaramadığının yüzüne vurulması hep burası kolay okunmuyor siz seçildiniz biz burda zoru öğretiyoruz kalıplarını hepsi geçti gözümün önünden ve bir kendini bilmezin cahilliği bu kadar bariz birinin her iyi güzel kendinden olmayan şeye yaptığı gibi okuluma hocalarıma dil uzatması gerçekten çok acı bu düzen değişmeli...
sevgili boom
bende bir sınıf öğretmeni olarak öyle zor günler geçirdim ki artık yavaş yavaş yaşanan olumsuzlukları unutturacak şeylerle uğraşmaya çalışıyorum. Keşkeler anlamsız ama keşke gözlerimizi kapatsak ve eğitimciler olarak saygınlığımızı geri kazanabilsek. Sabretmekten ve yetiştirdiğimiz yeni nesillerin bu yaşananlara göz yummayacağını umut etmekten başka çaremiz kalmadı.
Ben sabırla bir süre daha devam etmek zorundayım. 23 yaşına kadar aldığım bütün eğitimleri, öğretmen olma kızım diyen aileme rağmen severek adım attığım mesleğimi masraflarımı karşılayabilmek için devam ettirmek zorundayım. Ne acıdır ki artık severek değil ihtiyaçtan devam ediyorum diyorum...
Yazdıklarını beğenerek okuyan, daha da önemlisi blogger olmayı gerçekten hakkını vererek, emek harcayarak yaptığını düşünen bir okurun olarak bu yazdıkların üzerine sana daha da saygı duydum. Stadyumunuzdaki "Devrim" yazısını yazanlardan biri olan ODTÜ'lü bir babanın kızıyım. Ne yazık ki bu ülkede birçok kavram korkarım anlamını yeniden kazanamamak üzere yitirdi. Umarım yanılıyorumdur, dileklerimiz gerçek olur.
Sizin için kelimeler alamını yıtırmesin , güçlü olun lütfen ..Bu ülke'nin sizin gibi aydın görüşlü ve azimli , çalışkan insanlara ihtiyacı var.
Mesele ülkeyi karıs karıs satmak olunca zerresini bırakmayıp satan ama iş eğitime ve idareye gelince kuyruklarını bacaklarının arasına alıp biz yargıya gereken emri verdik diyenler.
Dilerim bu ülke aydınlanır , dilerim gençlerin önü açılır ve dilerim üniversitelerde böyle manzaralarla karsılasmayız.Bu topragın askerleri bu toprakların azimli ögrencilerine , aydın beyinlerine ve bu ülkenin gelecegine bu şekilde davranmaz...
Merhaba Boom,
Blogunu yaklasik 3 senedir takip ediyorum. Once siradan bir stil blogu olarak oylesine bakarken, bir ODTUlu oldugunu, hem de ODTUde hocalik yaptigini ogrenince bakisim degisti. Benzer yollardan gecmis bir ODTUlu olarak (makinada 7 sene lisans, yuksek lisans, 3 yil arastirma gorevliligi), ben de tipa tipayni seyleri hissettim. Ama biraz da guldum. Odtu gibi bir okulun hocalari icin, bunlarin ogrencileri boyleyse bu ulke batmis diyebilmek aslinda biraz da mizah sinirlarini zorlamak gibi geldi. Ismi duyulmamis universitelerin iktidar saksakciligi yaptigi, onlarin universite sayildigi bir ulkede yasiyorsak da, akli selim bircok akademisyen, ogrenci, vatandas da gulduler son gunlerdeki "kinamalara". O olaylari bizzat yasadim, gordum, yapilan aciklamalarin nasil yalan oldugunu da gordum. Koca koca kelli felli adamlar pisarken, ogrencilerin sesini nasil cikardigini, okulun onlari nasil korudugunu da gordum. Ve bir kez daha gurur duydum oklumla. Sen de uzulme, gurur duy, ODTUlu olmak hayatta tasiyabilecegin en buyuk madalyalardan biri cunku.
Sevgiler,
M
Boom ne kadar da güzel anlatmışsın.Neyse ki benim biricik okulum ve senin gibi canım hocalarım bize aslında hiçbir şeyin aşılamaz olmadığını, zoru başarmanın tadını aşıladılar. Söylenen kötü sözler, hakaretler, kınamalar bizi biz yapmaktan vazgeçiremez ki. Hayatımdaki en büyük başarım, mutluluğum, gençliğim ODTÜ. İstediklerini desinler. İyi ki içinde senin gibi hocaları yetiştiren o güzelim okuldan mezun oldum..:)Elinde biber gazıyla gelip bizi kınayanlara da kucak dolusu oksijenler yolluyorum okulumdan..:))
Ahh Boom.. Öyle bir yara ki bu yaşamayan bilemez. Dışarıdan ilim bilim ne kolay. Feda etmeyi, cefa çekmeyi bilmeyen insanlara hak değil böyle eleştiriler. Hükümeti yönetimde sahip olduğun yetki, kimseye bu cüreti vermemeli. Aklı selim bunu gerektirir.
Çerçeveletip duvara asmak lazım bu yazıyı. Çok beğendim. Çok haklısınız!
Bir ODTÜ'lü olarak yazdığın her kelimenin, cümlenin arkasındayım. Dışarıdan bakanların gerçekten anlaması güç ODTÜ'de okumanın anlamını. Karalamaya çalışmanın bu kadar kolay olması gerçekten çok üzücü.
O kadar haklısın ki...Bir ülkede bilim ve bilim insanları kötüleniyor, aşağılanıyor ya da önemsenmiyorsa, zaten ekonomik gelişmeden ve sosyal ilerlemeden söz etmek mümkün olamayacaktır. Ama umudumu kaybetmiyorum. Senin, benim, bizim gibiler var oldukça ve bilim insanı olarak kaldıkça belki de birşeyleri başarabiliriz.
Duygu D. K.
iktidara yalakalık pes dedirtti artık. ne mutlu ki size ODTÜ gibi bir okulda hocasınız.
Okuyunca o kadar çok şeye hayıflandım ki hangisini yazsam bilemedim. Bizde yazık ki çok çalışanların, bedel ödeyenlerin makus talihi; "ne kestin koç ne yedin hiç." Ama bu insanlar buna rağmen bedel ödüyorlar, buna rağmen üretip buna rağmen umut ediyorlar. Hala varlar diye sevinileceği yerde "yazıklar olsun" reva görülüyor. Bilime dahi biat anlayışı yerleştirilmeye çalışılıyor. Kendi okulumda da görürdüm "güç" karşısında elleri önünde birleşmiş, iki büklüm olmuş profesörler anlam veremezdim, bu anlayışla ne üretebiliyorlar diye.
Bedel ödemeyen insan için kolay ama bazı şeyler. Karakter, kafa, vicdan her şekle girebiliyor. Tek yapamadıkları ve şükürler olsun ki yapamayacakları güce karşı durmak. Bu yüzden ODTÜ'nün de karşısında duramayacaklar hiçbir zaman. Sonra bir yerde tapmaktan da yorulacaklar ve güç kelimesinin anlamını sorgulayacaklar. Sorguladıkları kelime karşısında yitirdiklerini görebilecek olmaları bile bence umut verici.
Bence cok haklisin bu konuda hic bir sey bilmeden senin su geldigin yeri yargilayanlar hic bitmez zaten sanirlar ki kolayca Doktora yapilinabiliyor bu ulkede bazi universiteler haric tabi ki oyle ornekler duyuyorum ki bazen Akademik ortamda kariyeri olmamasi gereken insanlar universitelerde hocalik yapiyor tezlerini baskalarinin makalelerinden birebir calan insanlar bu yolda ilerleyebiliyor ama Turkiyenin koklu universitelerinde bu durum farkli ODTU gibi Istanbul universitesi gibi mesela. Insanlarin orda birseyler basarmak icin tirnaklariyla kazidigini goruyorsunuz resmen fon alabilmek icin yaptiklari, projelerin yarida kesilmemesi icin cabalamalari, sinavlar icin gunlerce uykusuz kalmalari ve ulkemizde maalesef ki emegin hakettigi degeri gorememesi cok uzucu. Umudum orumcek beyinlerin artik deger gormemesi egitimci insanlarin universitelerde gercekten egitebilen insanlar olmasi ogrencisine hem dersi hem de hayati anlatabilmesini istiyorum. Sizde okudugum kadariyla iyi bir egitimciymissiniz gercekten cok sevindim keske ogrenciniz olabilseydim ben sizin gibi ogretmenlerden dersi dinlemeye bayiliyorum benim kendi okudugum bolumde oldukca karakterli hocalarimiz var ve bir egitimcinin egitimciyi kinamasinin acisini bize anlatiyorlar bazen o an onyarginin mesleki kiskancligin ve aslinda gerici zihniyetin zararini gorebiliyorsunuz ayni ODTU olayinda oldugu gibi neyse ki dediklerinizi anlayan ogrencileriniz, ufkunu genislettiginiz yardimci oldugunuz ogrencileriniz var bu tutku bu hic birseye degisilmez sizde insallah bu basarinizin tadini cikartabilirsiniz cunku ben sizin geldiginiz yere gelebilmeyi cok isterim ve daha yolun basindayim umarim bende sizin gibi bir gun beni dinleyenlerin hayatlarini degistirebilirim. Sevgiyle kalin:)
ben de şuan yüksek lisans teziyle uğraştığım için doktoranın ne kadar emek istediğini tahmin edebiliyorum. hakkıyla yapmak isteyen için tabi. sanırım bunu hakkıyla yapmayanlar güruhu, akademisyenlerle ilgili o algıların sebebi.genellemek doğru değil tabi ki.umarım sıkıntılar tez zamanda geçer
ayşe
ne diyeyim ki.. agzina saglik..
malesef altta kalanin cani ciksin, ben cektim herkes ceksin Turkiye sinde yasiyoruz.Yeni yildan insan haklari dilemek isterdim.Ama benim de senin gibi umidim yok....
Sevgili Boom,
Bir solukta okudum yazını. Sanırım başından beri blogunu da bu yüzden seviyorum. Kelimelerin yere basıyor. Dolu dolu.
Şimdi kendim yüksek lisans yapmış biri, eşim ise doktora yapmış olarak biri olarak, yazdıklarına bi ilave de ben yapmak istiyorum.
akademisyenliği düşünmüş biri olarak, ben nasıl soğutuldum, paylaşmak istedim. o koridorlarda (ODTÜlü değilim bu arada lisans İ.Ü., yüksek lisans İ.T.Ü) taban eskitirken, danışman hocam ile siyasi görüşleri farklı diye, tezimin daha ne olduğunu bile irdelemeden bölüm başkanının sen bu tezi bitiremezsin cümlesi hala içimde yaradır. akademik hayallerin nasıl bilim dışı egolar yüzünden ezildiğini, kaç tane pırıl pırıl gencin, gözlerinin ferinin söndüğüne kendim dahil şahidim.
Eşimin hep espriyle lisansa gür saçla başladım, yüksek lisansta alnı açtım, doktora uğruna kel kaldım deyişi tazedir.
Sonra bi takım aklıevveller çıkıyor 4+4+4 le başlıyor, ODTÜyle çıkıyor,veriyor ayarı... sonra en ağrıma giden kelli felli adamlar, kıymetlimissss gollum kafasıyla efendileri çok özür diyorlar.siz o çocukların ailelerinin kanını kurutun, yok okulu, harcı, dershanesi, sınav harcı, yok o parası yok bu parası, soy soğana cevir. bi de o cocukları döv, içeri al. ...
neyse ben daha paylaşmayayım biraz daha yazarsam blogunu tehlikeye atıcam...
sadece bi avuç kaldık ya biz. at gözlüğü takmayan. sende bil istedim. yanına artı bir beni de koy istedim...
Sevgili Boom,
Bir solukta okudum yazını. Sanırım başından beri blogunu da bu yüzden seviyorum. Kelimelerin yere basıyor. Dolu dolu.
Şimdi kendim yüksek lisans yapmış biri, eşim ise doktora yapmış olarak biri olarak, yazdıklarına bi ilave de ben yapmak istiyorum.
akademisyenliği düşünmüş biri olarak, ben nasıl soğutuldum, paylaşmak istedim. o koridorlarda (ODTÜlü değilim bu arada lisans İ.Ü., yüksek lisans İ.T.Ü) taban eskitirken, danışman hocam ile siyasi görüşleri farklı diye, tezimin daha ne olduğunu bile irdelemeden bölüm başkanının sen bu tezi bitiremezsin cümlesi hala içimde yaradır. akademik hayallerin nasıl bilim dışı egolar yüzünden ezildiğini, kaç tane pırıl pırıl gencin, gözlerinin ferinin söndüğüne kendim dahil şahidim.
Eşimin hep espriyle lisansa gür saçla başladım, yüksek lisansta alnı açtım, doktora uğruna kel kaldım deyişi tazedir.
Sonra bi takım aklıevveller çıkıyor 4+4+4 le başlıyor, ODTÜyle çıkıyor,veriyor ayarı... sonra en ağrıma giden kelli felli adamlar, kıymetlimissss gollum kafasıyla efendileri çok özür diyorlar.siz o çocukların ailelerinin kanını kurutun, yok okulu, harcı, dershanesi, sınav harcı, yok o parası yok bu parası, soy soğana cevir. bi de o cocukları döv, içeri al. ...
neyse ben daha paylaşmayayım biraz daha yazarsam blogunu tehlikeye atıcam...
sadece bi avuç kaldık ya biz. at gözlüğü takmayan. sende bil istedim. yanına artı bir beni de koy istedim...
Sevgili Boom...Belki bir ODTÜ'lü değilim ama ben de yapılan haksızlık karşısında utanıyor,üzülüyor ve sinirleniyorum...olaylara tepki göstermek için ODTÜ'lü olmak gerekmez zaten ...her öğrencinin her akademisyenin her öğretim kurumunun üzülmesinin tepki göstermesinin gerektiğini düşünüyorum.ama malesef bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığıyla düşündükleri için şimdi ODTÜ yalnız...ama kimsesiz değil...biz bu çağın bu ülkenin okumuş,kendini eğitmiş,geliştirmiş neferleriysek eğer ;hak neredeyse orada savaşacağız..odtü,itü,uludağ ü.farketmez eğitim yuvalarımız işgal edilemez,aşağılanamaz,hor görülemez...emeklere, hayallere ,çalışmalara yok gözüyle bakılamaz...aksi takdirde bu çağı aydınlık çağdan karanlığa çevirirler ki tarih yeniden ve yeniden tekerrür ederek kendilerini mahkum eder...
Bugün Hacettepeli akademisyenler olarak ODTÜ'ye destek için basın açıklaması yapacağız. Avam ve cahalet üstümüze çökmeye çalışırken sesimiz her zamankinden güçlü çıkmalı. Bir adet lingua franca bilmeyen ve bölge liderliğine soyunan, eğitimi meçhul bir devlet yöneticisi hayatı eğitimle geçmiş insanların emeğini böyle harcayamaz. Profesor ve doçent dışında akademik bir titrden haberi olmayan üniversitede bir gün bile zaman geçirdiği meçhul (81'de alınmış diplomadan kimse bahsetmesin, varlığından çok nasıl alındığına dair şaibeli açıklamalar geliyor aklıma)devlet başkanının o zaman bu işi bıraksınlar dediği ODTÜ'lü meslektaşlarım gibi düşünen bir araştırma görevlisiyim. Dil öğretmekten aciz bu ülkede alanım için 4 dil öğrendim. Her haftasonumu Çince kursunda geçiriyorum. Evet gündüz 9-17'den daha esnek davranabiliyorum ama geceler, tatiller, haftasonları işimin. Ve bu durumda "onlar öğrencilerine bilgisayar kullanmayı öğretsin" diyecek kadar üniversiteden bihaber birinin ne dediğini ciddiye alıp sinecek değilim. Şakirt torpiliyle girmediğim, torpilsiz emeğimle yükseldiğim mesleğimde, bu hakaretlere bu avamlığa zerre tahammulum yok! seni sevgiyle kucaklıyorum boom! dik duruşunu emeğinden ve bilginden alıyorsun, iyi ki varsın!
Derya
ne muhalif tiplersiniz yaa, protesto ederek bir şeylere karşı gelerek ne yapmaya çalışıyorsunuz.birazda sisteme uyun akıl fikir üretin,o değerli zamanlarınıza yazık.sizler bozguncu,başkaldırıcı,sisteme isyan edici olduktan sonra,daha çoklarınızın canı yanar..
Ayy ayy gözlerim yaşardiiii. Negatif yorumlari yayinlamadiğınızı biliyordumda ama bu kadarini tahmin etmemiştim. Herkesmi sizin gibi düşünüyor:)
sade bir vatandaş olarak lakin aynı zamanda gayet bilinci yerinde okuyan, sorgulayan, irdeleyen, araştıran bi vatandaş olarak odtü'nün dik duruşunu yürekten destekliyorum. o okula ancak siyasi kimliğiyle girebilecek, yani çapı yetmeyecek siyasiler yüzünden odtülü akademisyenler sahip çıkan tutumlarından şüphe edecek, canlarını sıkacak değil! ki olmamalı. sevgiler.
Sevgili style-boom, ülkede olup bitenlere tabi ki kafa yormalı, fikir alış verişinde bulunmalı, gerekiyorsa biraz üzülmeli ama çok da fazla üzülmemeli ve beyhude yere hücrelemizi öldürmemeliyiz. Öğretmenlik mesleğine olan yavan bakış açısını çok anlamlı bir şekilde dile getirmişsin ve üniversitelerimizdeki öğretim üyelerinin yaşadıklarını çok net anlatmışsın.
Hocam, gozlerim dolarak okudum.. Keske sadece bizim gibi ayni dili konusan insanlar degil, sesimizi duyurmak istedigimiz insanlar okurken gözleri dolsa..
Bir umuttu yasatan insani..
Gamze Çakilci
Yorum Gönder