Mayıs 2011 XOXOTheMag dergisindeki yazımdan...
Cruise defilesi yapıyorsan yat limanından ya da kumsaldan iyisi
olur mu:) Kaiser bilir!
olur mu:) Kaiser bilir!
1 yetmez 2 tane... 2 de yetmez 3 tane... 3 de yetmez 4 tane...Ver ver ver ver, ver Allahım ver!
Yedi Kocalı Hürmüz’ün bu içli çağrısı, 2000lerde “moda haftaları” için söylenir oldu. Sonbahar/Kış ve İlkbahar/Yaz koleksiyonları için yapılan dev moda haftaları yetmedi, önce sadece jet sosyeteye, şık ama minik davetlerle gösterilen bir ara sezon koleksiyonu çıktı, bunlara “Cruise” ya da “Resort” dendi, zira sosyete ve mavi kan kışın çoook üşüyordu, kıyamam, buralarda duramıyordu, sıcak Akdeniz’e doğru “en iyi yatlar Türkiye’de yapılıyor be abi!” geyikli yatlarıyla açılıyorlardı. İyi ama ne giyeceklerdi? Yok artık çoktan dergilere düşmüş ana sezon koleksiyonlarını değil herhalde:) Maldivlerde eşe dosta Robinson Crusoe sefaletinde yakalanmak vardı! Nisan-Mayıs aylarında huzurlarımıza, Ekim-Kasım gibi de raflara sunulan bu Cruise koleksiyonlar da yetmedi. Kıştan ilkbahara geçerken de “yeni” bir şeyler giymek gerekti. Tamamen “ihtiyaç”tan Prefall koleksiyonları doğdu! Hem bunlar hep küresel ısınmanın, iklimsel sapıtmanın suçuydu. Daha çok koleksiyon, daha fazla rehabilitasyonda moda tasarımcısı, daha aç modeller, daha mutlu büyük alıcılar, daha mesut müşteriler! Ver Allahım ver.
Götür beni buralardan Jerom, şehir üstüme üstüme geliyor, içim şişiyor,
şöyle Atlantik olsun Pasifik olsun neyse artık:)
şöyle Atlantik olsun Pasifik olsun neyse artık:)
İnternetin de hızıyla -belki- bu ara koleksiyonlar yazdan sonbahara, kıştan ilkbahara geçişte sadece sosyeteye sunulmaktan çıkıp, birer “moda haftası” olayına dönüşmeye başladılar. Daha fazla moda evi ve moda tasarımcısı Cruise/Resort ve Prefall koleksiyonları çıkarmaya, reklamını yapmaya, küçük gruplardansa daha büyük kitlelere ulaştırmaya başladılar. Dergiler ve bloglar Cruise koleksiyonlara en az ana moda haftalarında görülen koleksiyonlara yer ayırdıkları kadar yer vermeye başladılar. O da bir şey mi? Zaten haftada bir dükkana yeni ürün giren ortahalli markaların bile artık Pre Fall ya da Cruise koleksiyonları ve katalogları vardı.
Giyecek hiçbir şeyim yok! Çok mutsuzum, senede 4 koleksiyon
kesmiyor. Yemin ederim şeytan diyor al bin şu arabayı sür uçuruma
kesmiyor. Yemin ederim şeytan diyor al bin şu arabayı sür uçuruma
Peki nedir bu Cruise? Aslında tam da adı üzerinde, esasen çoğunlukla Kuzey Amerika ya da Avrupalı ve oldukça varlıklı müşterilere kış aylarında kaçıverdikleri sıcak iklimlerde giyebilecekleri hafif kıyafetler, aksesuarlar ve yüzme grubundan oluşan koleksiyonlar. Bu ihtiyacı görüp belirleyip başlatan Chanel, Dior, Gucci, Ralph Lauren, Etro, Louis Vuitton gibi çok yüksek moda markaları. Hatta Chanel’in, Fransa’nın en şık yat limanlarında en yüksek tabakaya sunduğu Cruise şovları dillere destan, en az ana koleksiyon defileleri kadar konuşulan ara sezon şovlarından biri oldu her zaman.
Şu Etro'mla bi facebook profil foto çekelim
WWD’nin haberine göre, Chanel’den Bruno Pavlovsky "Cruise artık CHANEL’in en büyük ve en önemli yıllık dağıtımlarından biri oldu” diyor. Micheal Kors Vogue dergisine "Cruiselar, en çok kıyafet sattığımız sezon haline geldi” diye beyan ediyor. Şimdi baktığımızda ise “çıkış yapan moda tasarımcısı”ndan moda endüstrisinin “köpekbalıkları”na hatta kitlesel üretim yapan “sokak” markalarına kadar hemen herkes bir Cruise koleksiyonu çıkarıyor, Prefall’u atlamıyor. Eskiden sabit duran modeller üzerinde kataloglar halinde sunulurken şimdi bu ara sezon koleksiyonları için de büyük defileler, podyumlar düzenleniyor. Eskiden çoğunlukla kreatif direktörün alt ekibi tarafından hazırlanırken, şimdi hiçbir şey olmasa son dokunuşları yine baş tasarımcı yapıyor.
Chanel Cruise defilesinde front row direk tekneleriyle teşrif etti
Bu inter-mevsimsel koleksiyonlar nasıl bu kadar büyüyüp, ana moda haftaları kadar ilgi gören, iple çekilen, “herkes”e yeten bir hal aldı? Değişim! Dünya eskisinden daha hızlı, tüketim-sadece alışveriş anlamında değil, görsel anlamda da tüketim- fazlalaştı, hemen her şey daha çabuk eskimeye, “eski” gibi görünmeye başladı. Bu sabırsız dünya için 6 ayda bir moda yetmez oldu-sadece almak için değil sırf bakmak için bile-. Düşünün ben daha Prefall koleksiyonlarını yazmadım, yazmaya başlasam bitirmeme yakın Sonbahar/Kış 2012/13 defileleri başlayacak:) E bu esnada kışın davetti, eventti ay bi yoğun bi yoğun, ünlüler ve ünlülerden görenler İlkbahar 2012 parçalarını daha kıştan giyip bitirecek.
Şu defileden 10-15 parça kaptım mı hazırım tatlişkom, sen kaptana
haber ver motoru çalıştırsın
haber ver motoru çalıştırsın
Tabii bu kadar çok koleksiyon, bu kadar çok sezon, kelimelerle anlatılamayacak bir iş yükünü de beraberinde getirdi. Eskiden çoğunlukla yardımcı tasarım ekibi tarafından moda evinin çizgisi çerçevesinde kotarılan ve böylelikle evin içinde tasarımcılar da yetişirmeye yarayan ara sezonlar bu kadar öne çıkmaya başlayınca artık baş tasarımcılara emanet edilmeye başlandı. Modayı yaratan ve zaten çok da gelgit ruhlu olan tasarımcılar biraz daha satar mı, olur mu, tutar mı baskısı altına daha da girdi. Bu kadar çok koleksiyonla bu yaratıcı beyinler nasıl baş edebilecek? Son yıldan bize kalanlar “dahi” olarak tanımlanan isimlerin intiharları, rehabilitasyonları, yok oluşlarıydı.
Bir Cruise defilesi sonrası:) Jetlagin en kokoş hali bu jette olsa gerek...
Ve fakat işin ekonomi tarafı, psikolojik ve fiziksel yükü kadar iç karartıcı değil. Öncelikle bu koleksiyonlar en fazla reklamı verilen koleksiyonlar olduğundan medya mutlu, "Cruise artık büyük iş haline geldi, hatta Selfridges kadın giyim satınalmasının en büyük parçalarından biri oldu” diyen Selfridges satınalma müdürü Laura Larbalestier’nin dedikleri ışığında alıcı grupları oldukça mutlu, özellikle Birleşik Krallık gibi havası nanemolla Avrupa ülkelerindeki fashionistalar mutlu. Ve bu mutluluk nakit ! Trinkkkkkkk:)
4 yorum:
bence çok saçma bi döngü halini almaya başladı tüketimin sonu yok
http://semforever-semforever.blogspot.com/
sanki vogue 'dan birkaç sayfa karıştırmışım gibi bi duyguyla okudum boomcum yazını ne kadar profesyonel olmuş harika! ama tabi bambaşka dünyalar ve hayat tarzlarını okumak anlamaya çalışmak bana haset ve dertten başka bişey katmıyo malesef:D hahaa napalım zenginin malı züğürdün çenesi yorarmış o hesap:P öptüm canım!
Dolce vitayı seviyorum, Côte d'Azur kıyılarında heyula gibi bir yatla Chanel Cruise kıyafetlerim rüzgârda uçuşa uçuşa dolanmayı evrenden diliyorum.
Cruise(resort) tamamda, pre-fall ları bitürlü oturtamadm ben tam olarak nezamana yönelik yani sevgili boom? :D ismiyle biraz ters düşüyor sanki :D
Yorum Gönder