Fotoğraf: Özberk Baz
Kapalıçarşı'nın ışıl ışıl ve büyülü yüzünün ardındakileri keşfetmeye devam:) Gümüşün en güzel hallere dönüştüğü yolculuğundan sonra bugün pırlantaların, safirlerin ve zümrütlerin, kısacası bizi kendine aşık eden çok değerli güzelliklerin nasıl uzun ve zahmetli, emek dolu bir süreçten sonra o göz alıcı hale geldiğini göreceğiz. Adresimiz pırlanta denince ennnn usta, İstanbul'un en yetenekli ve eski isimlerinden biri: VANLI Kuyumculuk.
Styleboom'a atölyelerinin her köşesini açtıkları, o muhteşem yolculuğa işçiliğin son noktasına kadar her şeyi anlattıkları ve bir kez daha kendilerine hayran bıraktıkları için teşekkür ediyorum:)
Önce ben de alet edevata biraz aşina olayım dedim:) Twitterdan olsa gerek en çok 'heşteg'i sevdim!
VANLI'yı bugüne getiren adam daha 1968 yılında bir çocukken altının çekiciliği ile tanışmış ve emek emek geçen 11 yılın ardından 1977'de bu aşk ona kendi atölyesini açması ve kendi hayal ettiklerini yapması için öncü olmuş. İlk olarak sade atölyesindeyim, kalıpların içinden çıkan altının birleştiği, dövüldüğü, şekil aldığı, kaynaştığı, bir bütüne dönüştüğü yani en sade halinin oluştuğu atölye burası. Hala işçisiyle birlikte bu tezgahta sade yapan, hala çalışan bir patron Murat Vanlıoğlu, hala sadekar...
Sadekâr
Ben kendi kendime bu keşfin tadını çıkarayım, orada gerçekten bu iş nasıl yapılıyor izleme fırsatımız da oldu! Daha ilk odada Özberk ve ben bundan sonra hiç bir mücevher için pahalı demeyeceğiz diye söz verdik, minicik minicikten de küçük ama inanılmaz değerli taşları kör edici bir ışık ve ateşle tek tek birleştirmek, bir montürü yapmak öyle zor öyle zahmetli ki! İşin içindeki altın ve taşların değeri, o emeğin yanında değersiz kalıyor. Kör olmadan bu iş nasıl yapılıyor anlamadık...
Montür
Yukarıda bir montür yapılıyor, içine kimbilir hangi kadına evlenme teklif edilirken seçilecek bir tek taş girecek hihoo:)
Minik bir büyüteçin yoksa burada işin çok zor:)
Mıhlarım:)
...sanmıştım ama elbette mıhlayamadım:) Mıhlama atölyesi sadeden gelen parçanın üzerine değerli taşlarının konduğu yer. Milyarlarca kere büyütünce ancak bir delik görebildiğiniz iğne kadar minicik oyuklara bile ince ince, dizi dizi ve sağlam bir şekilde yerleşiyor o taşlar. Murat Bey'in ortağı ve kardeşi Arto Vanlıoğlu da mıhlayıcı. Bir elmanın iki yarısı bu olsa gerek, iki kardeş bir arada bir mücevher olmuş:) Yukarıdaki aletlerin ayrı ayrı ismi var, ben en çok tırtırı sevdim:)
Mıhlaması bitmek üzere olan yakut ve pırlantalardan bir yüzük...
Pırlantanın ekonomideki yeri pek mühimdir, neyse ki ben o sıkıcı kısımla değil sadece elimde kolumda boynumda olmasıyla daha ilgiliyim:)
VANLI'da taşlar özenle seçiliyor. Beyler belki bilmez ama biz kadınlar biliriz öyle "pırlanta" demekle bitmiyor iş o yüzden bu kısım beylere gelsin, bilmemek değil öğrenmemek ayıp, öğrenip de sevdiceğine almamak daha ayıp:p Bunun "4C"si var: yani Cut(Kesim) // Colour (Renk) // Clarity (Berraklık) //Carat( Karat). İşte bu 4 kriterde en iyiler var, onları seçmek önemli, ben de aldım elime büyüteçi (kesin bunun da bir ismi vardı ama unuttum-hah "lup"du adı:)) Snatchvari bir profesyonellikle inceledim:) Kendileriyle böyle yakından haşır neşir olmak çok güzeldi, neden geri döndüm ben sanki ♥
Elbette sadenin bile öncesi var, tasarım kısmı, kalıp ve altının ayar kısmı. Yukarıda numaralandırılmış bir dolu kalıp içinden rastgele birini seçtim, işte tüm aşamalardan geçtikten sonra o kalıbın işaret ettiği yüzük vitrindeki ışıltılı ve muhteşem halini alıyor!
Elimde VANLI'nın asla ve kat'a su geçirmez free lucky diamonds serisinden bir kolye ucu:) Gerçi ben yüzüklerine bayıldımmm!
Tabii ki taşlar yerini bulduktan sonra da iş bitmiyor. Son dokunuş yani altına tüm parlaklığın veren aşama için fokurdayan kazanların, pofurdayan buharların ve çılgınca dönen cila silindirlerinin ortasındayız!
Atölyede bu kadar ince işçilik bana ağır geldi ve kendimi çktan yapılıp vitrinde yerini almış, sessiz ve derinden beni çağıran VANLI mücevherlerin arasına attım!
Kalıplar
Elbette sadenin bile öncesi var, tasarım kısmı, kalıp ve altının ayar kısmı. Yukarıda numaralandırılmış bir dolu kalıp içinden rastgele birini seçtim, işte tüm aşamalardan geçtikten sonra o kalıbın işaret ettiği yüzük vitrindeki ışıltılı ve muhteşem halini alıyor!
Artık tasarım işi tabii ki son teknolojilerle yapılıyor ama VANLI'da "old school" ruhu hala var:) Kağıt kalem rengarenk cevherler ve hayal... Murat Bey taşlarla yapboz yapıyor.
Ama artık çoğunlukla bilgisayarda üç boyutlu olarak gerçekleşiyor tasarım süreci, yukarıda Arto Bey'le bir adet yaptık:)
Biraz daha oynayabilir miyim:))
Elimde VANLI'nın asla ve kat'a su geçirmez free lucky diamonds serisinden bir kolye ucu:) Gerçi ben yüzüklerine bayıldımmm!
İçindeki oynayan minik pırlantaları görebiliyorsunuz umarım:)
Tabii ki taşlar yerini bulduktan sonra da iş bitmiyor. Son dokunuş yani altına tüm parlaklığın veren aşama için fokurdayan kazanların, pofurdayan buharların ve çılgınca dönen cila silindirlerinin ortasındayız!
İkinci sıra 1. karedeki yüzük favori ötesi favorim ♥
Atölyede bu kadar ince işçilik bana ağır geldi ve kendimi çktan yapılıp vitrinde yerini almış, sessiz ve derinden beni çağıran VANLI mücevherlerin arasına attım!
İstanbul cemiyetinin pek çok özel ismi için çok özel parçalar, aile yadigarı ciciler VANLI'nın elinden çıkmış.
Hiç bitmesin istediğim sır dolu bir yolculuk da böylece son buluyor:) Artık buranın gönüllü bir çalışanı sayılırım, ne zaman yardım lazımsa koşar gelirim diye bir de buradan söylemek istedim. Binbir emek ve değeri saklayan kocaman kapıları bizim için ardına kadar açtığı için VANLI'ya yeniden çok teşekkürler:)
16 yorum:
harika bir deneyim olmuş. senin yerinde olmayı isteyen zilyon tane kadın var biliyorsun değil mi :))
çok güzel bir gün olmuştur eminim...Ne yalan söyleyeyim pırlanta alyansları çok severim...Koleksiyonum var ve en değerli şeylerim onlar...sevgiler
Çok eğlenceli bayılıyrm boyle postlarına...
Sevgiler Nİno
http://ninostudio.blogspot.com/
iç geçirerek okunuyor ama; ellerine sağlık, çok güzel bir post olmuş =)
Orda olmak isterdim Boom, şahane bi deneyim olmuş.. ben de bir keresinde küçükken ailemle Antalya civarinda böyle bir atölyeyi gezmiştim..gerçekten çok ışıltılı bi zanaat.
Boom'cum cok keyifli gozukuyor tum kareler.. Sende cok keyif almissin gozlerinden belli :)) Benim kizkardesim de mucevher tasarimcisi onunla da bir mum calismasi yapmani siddetle tavsiye ediyorum.. Cok butik ve degerli isler cikartiyorlar.. "Serdar Kochisarli"
harika bir post olmuş canım bende orda olup bu deneyimi yaşamayı çok isterdim, çok şanslısın resimler harika!Ustanın emekleri ve ortaya çıkardığı mücevherler muhteşem...Sevgilerimle...Mutlu Haftalar..
merhaba bu postdaki göz makyajini cok begendim, nasil yapdigini anlatirmisin :)
Çok merakliyimdir bu tür islere, bir kere bende katılmalıyım mücevher yapimi atölyesine. Çok zevkli görünüyor ! (: bayıldım. Sevgiler, Merve
cok güzel bir post olmus, tesekkür ederim.
cocuklugumdan beri kuyumcularin vitrinleri sihirli bir dünya gibi gelir bana hep. Saatlerce vakit gecirip hepsini deneyebilirim :)))
Harika post!
Kanlı Elmas'ı izleyin bakalım bu değerli taşları bu kadar sevebilecek misiniz? Şahsen ben sevgilimden tektaş bile istemiyorum.
kalpli yüzük çok güzelllll :)
Ne güzel yazı olmuş, Özberk Baz fotoğrafları da muhteşem. Yalnız ben ojeni soracaktım, markası ve ismi ne?
Kapalıçarşı ve pırlanta denilince akla gelen milyon tane isim olmasına rağmen, tam 12den vurmuşsun boom! :)
free lucky diamonds'da ki kalpli yüzük annem ve babamın bana evlilik yıldönümü hediyesi :) o yüzden de vanlı'nın benim için yeri ayrı :)
Vallahi hiçbirini ayırt edemedim. Hepsini çok sevdim :p Bu posta bayıldım :))
Yorum Gönder